Gündem-Analiz

Atatürk’ü Anlamak ve Gerçekleri Görmek

Varlığınla yükseldi bu yüce millet,
Seninle buldu ışığı, adaleti, hürriyeti,
Yobazlığa karşıydı hep senin hedefin,
Yolundayız; çağdaşlık, her adım, her emek için.

Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün 10 Kasım 1938’de aramızdan ayrılışının yıl dönümünü anacağız. Bu özel günde, Atatürk’ü anarken, onun ileri görüşlülüğünü, özgürlük, bağımsızlık ve çağdaşlık konusundaki ilkelerini derin bir minnetle hatırlamalıyız.

Ancak üzülerek ifade etmeliyiz ki, dün olduğu gibi bugün de Atatürk’ü anlamakta güçlük çeken, onun fikirlerine karşı direnen bir zihniyet hala varlığını sürdürüyor. Devrin yobaz zihniyetinden bugünkü taassup sahiplerine kadar, Atatürk’e karşı yapılan eleştirilerde bir değişim yaşanmadı. Bu durum, onun mirasına ve Türkiye Cumhuriyeti’nin çağdaşlık hedeflerine zarar vermektedir.

Atatürk, Türkiye’yi bir Ortadoğu bataklığına sürüklemek yerine, yüzünü çağdaş medeniyete, yani Batı’ya çevirmiştir. O, “Muasır medeniyet seviyesine ulaşmak” hedefini belirlemiş ve Türkiye’nin yerinin, bilimde, sanatta, özgür düşüncede ve insan haklarında ilerlemiş ülkeler arasında olması gerektiğini ifade etmiştir. Ancak, onun bu modern çizgisi ve ileri görüşlü adımları, hala belirli kesimler tarafından anlaşılmamakta, hatta yersiz ve anlamsız olarak eleştirilmektedir.

Bugün, Türkiye’nin tekrar Ortadoğu’daki kaos ve kargaşa ortamına benzer bir hale gelmesini isteyenler, Atatürk’ün devrimlerine olan dirençlerini hala devam ettiriyor.

Atatürk, bir milletin kölelikten özgürlüğe, taassuptan bilime, bağımlılıktan bağımsızlığa uzanan en onurlu yolculuğunu temsil eder. Onun yol göstericiliği sayesinde Türkiye, padişahın kulu olmaktan kurtularak özgür bireylerin ülkesi haline gelmiştir. Ancak ne acıdır ki, hala bazıları onun değerini görmezden gelerek, yozlaşmış yönetim şekillerine özlem duymaktadır. Bu zihniyet, sadece Atatürk’e değil, Türk milletinin bağımsızlık mücadelesine ve onurlu geçmişine de bir hakarettir.

Atatürk’ün devrimleri, Türk milletinin kendi kaderini belirleme hakkını kazanması için yapılan en büyük adımdır. Türkiye’nin çağdaş dünyada hak ettiği yere gelmesi, onun belirlediği ilkelerden taviz vermeden, bilimin ışığında ilerlemekle mümkündür. Bugün, Atatürk’e ve onun devrimlerine sahip çıkmak, sadece bir geçmişe özlem değil, geleceğe olan sorumluluğumuzdur. Atatürk, Türk milletinin karanlıktan aydınlığa çıkışı için bir meşale yaktı ve bu meşale asla sönmemeli.

Onu anlayamayanlara, devrimlerinin değerini küçümseyenlere karşı, Atatürk’ün yol gösterdiği çağdaş medeniyet yolunda ilerlemekten asla vazgeçmemeliyiz. Onun mirası, sadece bugünü değil, yarını da aydınlatan bir rehberdir. Türkiye’nin geleceği, Atatürk’ün “fikri hür, vicdanı hür” bireyler yetiştirme idealiyle şekillenecektir. Atatürk’e ve onun devrimlerine sahip çıkmak, sadece geçmişi anmak değil, aydınlık bir geleceği inşa etmektir.

Saygıyla, özlemle ve minnetle, 10 Kasım’da bir kez daha onun yolunda ilerlemeye söz veriyoruz.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu