BİR DÜĞÜN MASALI: 40 GÜN SÜREN DÜĞÜNLERDEN 5 DAKİKALIK NİKÂHLARA

-

-

Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur ülkesinin saman sarayında yaşayan bir prenses ile, develerin tellal, pirelerin berber olduğu başka bir ülkenin prensi evlenmeye karar vermiş.
Kralın emriyle sarayda hummalı bir hazırlık başlamış. Yedi kıtaya tellallar gönderilmiş, herkes düğüne davet edilmiş. Hatta periler ülkesine bile haber uçurulmuş. Hediyesini kapan koşup gelmiş çünkü düğün kırk gün kırk gece sürecekmiş. Her gün ziyafetler, tatlı sohbetler, eğlenceli müzikler onları bekliyormuş.

Nihayet düğün günü gelip çatmış. Kırk çadır kurulmuş, her birine kırk döşek serilmiş, konuklar yerleştirilmiş. Çalmış davullar, sazlar, oynamış kızlar. Kırk gün boyunca yenmiş içilmiş, gelin ve damada sandık sandık altınlar, gümüşler hediye edilmiş.

Aradan kırk yıl geçmiş. Prens kral, prenses kraliçe olmuş. Bu kez oğulları evlenecekmiş. Yedi ülkenin kralları davet edilmiş, yedi çadır kurulmuş, her çadıra yedi döşek serilmiş. Yedi gün süren düğünde herkes mutlu olmuş, prens ve prensese bir sandık mücevher verilmiş

Yıllar geçmiş, oğulları büyümüş. Ülkesinin en güzel kızıyla evlenmek istemiş. Aileler münasip görmüş, yazın düğün yapılmasına karar verilmiş. Ülkenin ileri gelenleri davet edilmiş. Üç gün süren düğünde yemekler yenmiş, sohbetler edilmiş. Gelinle damada beşi bir yerdeler takılmış. Herkes mutluymuş.

Yıllar birbirini kovalamış. Çiftin bir kızları olmuş. Gelinlik çağına geldiğinde hayırlı bir kısmet çıkmış. Gençler birbirini beğenmiş, izdivaç kararı alınmış. Düğüne eş, dost, akraba çağrılmış. Gelenler üç beş para takmış, herkes çok eğlenmiş.

Çiftin oğulları büyümüş, bir şirkette yönetici olmuş. İş yerinden bir arkadaşıyla tanışıp evlenmeye karar vermiş. Aileler de onay verince nikah günü alınmış, yakın akraba ve birkaç dost çağrılmış. Nikah kıyılmış, birlikte yemek yenmiş, ortak bir hediye verilmiş ve herkes evine dönmüş.

Yıllar geçmiş, bu ailenin de bir kızı olmuş. Bir gün kız koluna birini takıp gelmiş:
 — Anne, baba… Ben evlendim, demiş.
 Ailesi de:
 — Tebrik ederiz, bizimle yemek yer misiniz? demiş.
 — Başka zaman yeriz, diyerek genç çift evlerine dönmüş.

Masal da burada bitmiş. Onlar ermiş muradına, biz çıkalım ekonomik trendlere…

Zamanla masallar bitti, kurulan hayaller gerçekliğe döndü. Ziyafet kelimesi yerini “yemek”e, mücevher kutuları “takı kurdelesi”ne, görkemli düğünler “sade nikah töreni”ne bıraktı. Kuyruklu, uzun duvaklı gelinlikler yerine sade nikah elbiseleri giyildi. Hatta dijitalleşen dünya etkisiyle düğün davetiyelerinin yerini e-postalar, smsler aldı. Takı kurdelesi bile yerini iban numarasına bırakmaya başladı. Komşunun çocuğuna çeyrek altın layık görülürken şimdiler de gram bile takılmaz oldu. Hala var elbette lüksün, gösterişin içinde düğün dernek kuranlar. Eskiden kuru kuru düğün yapan kınanırken şimdilerde şatafatlı yapanlar kınanır oldu. Toplumsal algı da ekonomi gibi düğünlerde yön değiştirdi. 

Bu değişimin belki de en güzel yanı, gösterişten uzak, yaşanılan ana odaklanan kutlamalar olması. Diğer yanı da “el âlem ne derlerden el âlemden bana neye, düğüne vereceğim parayla arabamı alırım, taksitimi öderim, balayına giderime, hiçbir şey yapamazsam da bir yere bağış yaparıma” evrildi düşünceler. Bu açıdan bakarsak fena da olmadı. Gençler mutluysa zaten, bizlere de söz düşmez. 

Ancak bu kadar iyimserlik de iyi değil, devir ekonomi devri diye diye de ekonominin beli büküldü. Geçecek heves kalmadığı gibi, kursak çoktan tıkandı. Davulun sesi uzaktan hoş gelirdi, şimdi olmayan düğünün davulu da çalmıyor. Ama temennimiz; umudumuz düğün yeri olsun.

Bu yazıyı paylaş

DİĞER YAZILAR

YAZARA AIT YAZILAR

Aynı Kategoriden Diğer İçerikler

BİR NOSTALJİ YOLCULUĞU:...

O zamanlar, sararmış bir fotoğraf karesi olarak kaldı çoğu evde. Akla geldikçe yüzünüzde hafif...

BİR YERE DEĞİL,...

Bazı aidiyetler doğuştan gelir. Bazıları özenle kurulur, adım adım inşa edilir. Aile dediğimiz yapı...

SESİN SÖZE DÖNÜŞÜMÜ:...

İnsanoğlu var olduğu andan itibaren düşünmekte, düşüncelerini dile getirmektedir. Bunu yaparken de çeşitli araçlar...