Tarihten bugüne kurtarılmak isteyen kaç tane kavim vardı?
Hz. İsa’nın çarmıha gerildiği varsayılan tarihten bugüne, tahmini en az 1992 yıl geçti. Milyonlarca insan doğdu, yaşadı ve öldü. Milyonlarca kez günahlar ve sevaplar işlendi. Milyonlarca kez dualar edildi. Milyonlarca kez insanlık suçları işlendi. Milyonlarca kez insanlar acı, açlık, yokluk çekti. Milyonlarca ağaç yakıldı. Milyonlarca hayvan öldürüldü. Milyonlarca… Sonra ne oldu? Sabredin dendi, O gelecek. Mesih acıları dindirecek, Deccal’i yenecek.
Mesih’in yenmesi beklenen Deccal kim ya da neydi peki? Kimi “yapay zekâ” diyor. Her şeyimizi ele geçirdi, onu programlayan insani yetenekleri, hatta duygularımızı bile.
Kimi, “dünya üzerindeki güçlü devlet başkanları” Deccal, dedi. Hepsi, dünya üzerindeki devletlerin tek başkanı olmak için yarış içinde. Önce birlikte hareket eder görünüp sonra kendilerini yok etmeye çalışıyorlar. Filler tepişirken çimenler kimin umrunda.
Kimi Deccal, doğaüstü-karanlık bir varlık, dedi. Her an tepemize kara bulut gibi çöküp belalarını bırakabilirmiş.
Ya Deccal insanın kendi yarattığı kötülükse? Nisa 79. Ayette “Sana ne iyilik gelirse Allah’tandır, sana ne kötülük gelirse kendindendir. Seni insanlara bir peygamber olarak gönderdik; şahit olarak Allah yeter.” diyor. Ayeti yorumlamak haddim olmasa da “Akletmez misin?” diyen Yaradan’ıma sığınarak düşünüyorum. Bunca kötülük hakikaten Tanrı işi olamaz!
“Yerde yürüyen hayvanlar ve kanadıyla uçan her tür kuş sizin gibi bir topluluktan başka bir şey değildir. Biz kitapta hiçbir şeyi eksik bırakmadık. Sonunda hepsi Rablerinin huzuruna toplanıp getirileceklerdir. (En-am/38)” diyor. Zarar verdiğimiz tüm canlılar O’nun huzurunda toplandığında diyecek sözünüz hazır mıdır? Eziyet ettim, dövdüm, yaktım, sığındığı yuvayı yıktım diyebilecek misiniz; yoksa Deccal mi yaptı diyeceksiniz?
Boşanmak isteyen eşler için “Kadınları boşadığınızda, onlar da bekleme süresini tamamladıklarında ya onları yanınızda iyilikle tutun veya kendilerinden iyilikle ayrılın. Haklarına tecavüz etmek ve zarar vermek için onları nikah altında tutmayın. Böyle davranan sadece kendine yazık etmiş olur. (Bakara/231)” diyor. Kadınlar onun huzuruna geldiğinde diyecek sözünüz hazır mıdır? Öldürdüm, işkence ettim, hırpaladım, hakaret ettim ama ben değil Deccal mi yaptı, diyeceksiniz?
“Bitkiler ve ağaçlar secde ederler. (Rahman/6)” Sana secde eden ağaçlardan bize lütfettiğinden fazlasını gereksiz kullandık, onları keyfi yaktık, onu yuva belleyen hayvanlarını yuvasız bıraktık, diyebilecek misiniz yoksa Deccal mi yaptı, diyeceksiniz?
Peki Deccal’i yenecek Mesih nerede? Neden gelmiyor hala?
Hepimiz bir Mesih bekliyoruz, gelip bizi kurtarsın diye. Mesih kimdi?
Mesih, başkasıydı. Sokakta bir kadın dövülse “biri kurtarsın” diye bağırdığımızdı. Aç bir hayvan görsek “biri mama verir” diye düşündüğümüz kişiydi. Yerde çöp görsek “hangi medeniyetsiz atmış” diye söylenip onu yerden almaktan imtinâ ederken, temizleyen veya çöpe atan biri olur diye beklediğimizdi. Bir dilenci gelse “başka kapıya” diye pas attığımız kişiydi.
Kimine göre Mesih, Devlet’ti. Rüşvet alanı cezalandırsın, tacizciyi idam etsin, kötülük edeni cezasız bırakmasın. Devlet yapamıyorsa, devletçilik oynayan kim varsa o yapsın denen kişiydi.
Kimine göre Mehdi ilahi bir kudretti, insan eliyle gelen. O yüzden hasta olan bedeninin şifasını üfürükçüye, gelmeyen kısmetinin, eve dönmeyen kocasının umudunu muskacıya bağladı.
Kimdi Mehdi? Kurtarıcı mı, cezalandırıcı mıydı? Hem onun bizden biri olduğunu düşünmek hem de onun bir gün yeryüzüne ineceğini ummak. Kendi ironimizi kendimizin yarattığı garip bir dünya içindeyiz.
Deccal de insan oldu, Mehdi de. Ama ne Deccal’liğimizi kabul ettik ne de Mehdi olmak istedik. Oysa basitti. Gözümüzün önündeydi, Deccal de Mehdi de. Eğer Deccal tüm kötülüklerin sahibiyse, Mesih de dünyayı kurtaracak iyilikti, sevgiydi. Oysa Deccal’in kazanmasına fırsat verdik. Ondan korktukça, bize dokunmasındansa “bana ne” dedikçe, kazandığı her hamlede yıldıkça o büyüdü, kocaman oldu. Mesih ise giderek uzakta kaldı. Özlenen, beklenen oldu.
Ne zaman ki iyiliğin ve kötülüğün muhakemesini yaparız belki o zaman Deccal ve Mehdi’yi ayırt edebileceğiz. Belki o zaman kötülükle baş edip iyilikle ve sevgiyle kazanabileceğiz. Mehdi ne zaman ve nasıl gelir ya da geldiyse de biz mi anlamadık, orasını Yaradan bilir. Biz önce kendimizin ne olacağına karar verelim; Mehdi mi, Deccal miyiz?
Not: Bugün ömrümün kırk beş yılını doldurdum. Bugün Mesih ile buluşma hayali kuruyorum. O yer yüzüne iner mi bilmiyorum ama ben içimdekiyle kutlayacağım ömrümün geri kalanını ve ona söz vereceğim Deccal olmayacağıma ve olanla da mücadele edeceğime.
