Bolu tabiatının kucağında, her mevsim başka seyir keyfi veren Yedigöller’deyiz.
Yedigöller Milli Parkı, Bolu’ya 42 km uzaklıkta, Bolu’dan millî park yoluna girdiğiniz andan itibaren içinizi kıpır kıpır yapan enfes bir tabiat. İsminden anlaşılacağı üzere burada yedi adet göl var. Bu göller heyelan sonucu oluşmuş ve hepsi üst ve alt akıntılar sayesinde bir şekilde birbirine bağlı. Bu nefis göllerden bahsetmeden, yazının hemen başında vurgulamak istediğim bir şey var: Burası daha çok gölleri ile biliniyor ve haklı olarak beklenti bu yönde oluyor. Bana kalırsa onun böyle bir cazibe merkezi haline gelmesinde o yaşlı ama dinamik orman daha büyük paya sahip. Yani biz Yedigöller’e giderken içerisinde capcanlı bir yaban hayatı barındıran müthiş bir ormana gidiyoruz esasında. Ama burayı başka ormanlardan ayıran en tatlı detay tabii ki ona iliştirilmiş eşsiz bir gerdanlık gibi ışıldayan irili ufaklı gölleri.
Doğada vakit geçirmeyi seviyorsanız, stresli hayatınızdan sıyrılmak için bir orman banyosuna (shinrin-yoku) ihtiyacınız varsa Yedigöller biçilmiş kaftan. Çadırınızı ve bilumum kamp malzemelerinizi alıp birkaç gününüzü Yedigöller’e ayırın. Sık orman örtüsü altında ve tüm telaşlardan uzakta yaşayacağınız bu deneyimle ömrünüzün en huzurlu birkaç gününü tadacaksınız. Göllerin çevresinde yürüyüş yapar, sincapların peşinden koşup onlara yiyecek verir, cıvıl cıvıl kuş sesleri eşliğinde fotoğraflar çeker ve uzun uzun kendinizi dinlersiniz.

Toplamda yedi göl var, yukarıdan aşağıya doğru gölleri sıralayacak olursam: İlk sırada yokuş boyunca inerken solda İnce Göl ile Sazlı Göl yan yana konumlanmış. Oradan ayrılıp yola devam ederken hemen çaprazlarında Serin Göl ve Kuru Göl bizleri karşılıyor. Bu kısımda orman içlerine doğru ilerleyecek olursanız Dilek Çeşmesi ve Şelaleyi, biraz daha ileride ise Gülen Kayalar’ı görebilirsiniz. Orman içine girmez ve aşağı doğru kıvrımlı yollardan devam ederseniz yolunuz Derin Göl’e ve biraz daha aşağıda yolun sol tarafında Büyük Göl ve Serin Göl’e çıkacak. Bu göllerin her biri başka manzara sunuyor. Özellikle fotoğrafçıların göl kıyılarında nefis kadrajlar yakalaması işten bile değil.
Yedigöller’de efsane fotoğraflar çekmek için yılın en iyi zamanı sonbahar mevsimi, aşağı yukarı 5-7 Kasım arası diyebilirim. Tam bu dönemde yeşilin, sarının, kırmızı ve turuncunun her tonunu cömertçe sunan bu orman sizi tam anlamıyla büyüleyecek. Dönemin hava koşullarına bağlı olarak değişkenlik gösterse de kayın, gürgen, ıhlamur, meşe gibi geniş yapraklı ağaçlar yapraklarını dökeceği için 10 Kasım’dan itibaren o renk cümbüşünü görme ihtimaliniz gün gün azalıyor.
Sonbahar demişken bir hususta sizleri uyarmakta fayda görüyorum: Bu dönemde insanlar akın akın bu sonbahar karnavalını görmeye geliyorlar. Özel araçlar, turlar, karavanlar… Hal böyle olunca oldukça yoğun bir trafikle karşılaşıyorsunuz. Bu nedenle mümkün mertebe ziyaretlerinizi hafta sonuna denk getirmemeye çalışın. Başka fırsat bulamaz da hafta sonu gelecek olursanız da kendinizi bu koşullara hazırlayın ki orman keyfinden sinir küpü olarak dönmeyin.

Kamp için en ideal zamansa bana göre yaz ayları, özellikle temmuz ve ağustos. Hem hava koşulları kamp için oldukça elverişli hem de sonbahardaki o yoğunluk dinmiş oluyor. Günübirlik gelip gidenler olsa da bu durum kampçı tayfayı etkilemiyor. Kamp yalnızca belirlenmiş bölgelerde yapılabiliyor ancak izin verilen bölge oldukça geniş bir alana yayıldığı için keyfiniz kaçmıyor.
UYARILAR
Manzaraya talip olan herkes iyi bilir ki ancak bazı güçlükleri göze alanlar mükafatlandırılırlar. Geziniz boyunca karşınıza çıkabilecek bazı zorlukları da sıralayarak yazımı sonlandırıyorum.
-Yedigöller’e gelirken hava sıcaklığının Bolu Merkez’e göre daha düşük olabileceğini, yol boyu sis ve yağmura, aşağıda göller bölgesinde ise sert rüzgara rastlayabileceğinizi bilmenizde yarar var.
-Bolu’dan Yedigöller’e giden yol asfalt olsa da oldukça kıvrımlı ve tüm yol tek şerit. Bölünmüş yol olmadığı için dikkatli olmalısınız.
-Ormanda canlı yaban hayatı olduğu için ormanın derinliklerine girmek tehlikeli olacaktır. Eğer orman içlerine girmişseniz sessiz kalmamalı, hayvanların sizden kaçıp uzaklaşması için yüksek tonda ses çıkarmalısınız.
-Ormanda onlarca mantar türü var ancak zehirli mantarlar yoğunlukta olduğu için uzmanlığınız yoksa sadece fotoğraflarını çekip dönmeniz yerinde olacaktır.
-Kamp alanının hemen yanında WC ve mescid bulunuyor. Tesis ve bungalovlar da mevcut ancak market olmadığı için tedarikli gelmelisiniz.
Dilerim sizler için de oldukça keyifli bir rota olsun.
Lütfen; İlgili Vidyo için Karekodu okutun!
