
Çağlar boyunca yaşanan gelişimsel süreçler kaçınılmaz. Bilimsel ve teknolojik alanlardaki ilerlemeler oldukça büyük boyutta. Bununla birlikte en büyük sorunlardan bir tanesi, aile yaşantısına yansıyanlar.
Peki, sağlıklı bir toplum için bu gelişmeler, aile yapısına nasıl yansımaktadır?
Beklenenin aksine bu durum, aile ekonomisine ve eğitime aynı oranda katkı sağlamaktadır. Sağlıklı bir toplumu ancak sağlıklı aileler oluşturacaktır. Aynı zamanda, toplumun bir parçası olarak içinde bulunduğu koşullardan, toplumun kültüründen etkilenen, ama bununla birlikte kendi içindeki ilişkileri, etkileşimi oluşturan bir sistemdir. Bu anlamda ailenin önceliği, ebeveyn ve çocukların sağlıklı bir iletişim halinde olmalarıdır. Ayrıca çocukların kendi ayakları üzerinde durabilen, kendi kararlarını verebilen yetişkinler olmaları için destek vermeleridir. Tüm bu koşulların sağlanması ise:
-Aile içinde sağlıklı iletişim,
-Eşler arasında saygıya dayalı diyaloglar,
-Kardeşler arasında iletişime yardımcı olma,
-Çocukların sağlıklı arkadaşlıklar kurmaları…
Yönünde dikkat edilecek hususlar ile mümkün olmaktadır.
Sağlıklı iletişimin temel taşı, dinleme ve empatidir. Oldukça basit, ama etkili olan bu iki nokta aile ilişkilerinde sağlam bir temel oluşturmaktadır. İletişim ile atılan bu sağlıklı aile bilinci ekonomik anlamda da bu yapının bütünlüğünü korumaktadır. Bilinçli alış-veriş, bütçenin korunması gibi konularda dikkat edilmesi, daha birincil harcamalar ve tasarruflara katkı sağlamaktadır.
Ailede başlayan bu yönetim mekanizması, sağlıklı birey ve toplum bilincine de yön vermektedir. Bilinçli bir birey, oluşabilecek tehlike ve sorunlara karşı temkinli yaklaşmayı öğrenmektedir. Bireyselliğin yanı sıra, yaşadığı toplumun da refahı için katkı sağlamaktadır. Ailede başlayan temel eğitim, okul hayatında ebeveyn-öğretmen iş birliği ile devam etmektedir. Bu süreçte, dikkat edilmesi gerekenler listesi çoğalmaktadır. Sosyal çevre ile çocuğun ve ailenin sorumluluğu daha da artmaktadır.
Aile içinde öğretilen bilinçli sorumluluk, eğitim sürecinde ve sosyal yaşam alanında çocuğun uyum sağlamasını kolaylaştırmaktadır. Böylece, sağlıklı bir birey ve toplumun temel yapı taşı da güçlenmiş olacaktır. Aile tarafından dikkate alınan ve sevilen bir çocuk, yaşam için ihtiyaç duyduğu sevgiye doymuş ve yanlış arayışlara ihtiyaç duymamış olacaktır.
Bu noktada anne-babalara:
-Çocuklarını sevgi ve ilgiden yoksun bırakmamaları, (dozunda)
-Çocukların ayrı birer birey olduklarını kabul etmelerini,
-Çocuklara, yaşlarına uygun sorumluluklar vermeleri
-Çocuklarına başkalarını kıyaslamamaları.
Sağlıklı bir aile ve iletişim açısından önerilmektedir. Gelenek ve görenekleri korumak ve devam ettirmek ne kadar önemliyse günümüzün gelişimini takip edip faydalanımlarda bulunmak da o kadar önemlidir. Ailede verilen eğitim ne kadar sağlıklı olursa alınan eğitim de o kadar doğru kullanılır olacaktır. Zira, suistimale açık birçok alan çoğalacaktır. Bu tehlikelerin farkına varabilmek, birey olarak kendimizi ve bireylerden oluşan toplumu da korumayı sağlayacaktır. Saygı ve sevgi ile yürütülen aile ilişkileri, bireyin yaşamına ve çevresine de her anlamda yansıyacaktır. Eleştiren, suçlayan olmaktan kaçmak “Ben” dilini kullanmaya özen göstermek, karşılıklı hoşgörü ve saygıyı şekillendirmektedir.
Bu unsurlar değerlerimizin de şekillenmesini sağlamış oluruz:
-Büyüklere Saygı,
-Vatanseverlik,
-Doğa Sevgisi,
-Özgecilik/Diğerkamlık,
Sağlıklı bir bireyin, bütünsellik içinde olması gerekir. Birey ruhsal ve fiziksel anlamda güvende olduğunu bildiği bir ortamda, koşulsuz sevildiğini ve kabul gördüğünü bilmeye ihtiyaç duyar. Aile ile başlayan bu süreç, sağlıklı bir toplumun da tohumlarını atmış olur.
Canel Işık
Aile Danışmanı