Çiseli Şelalesi
Eşsiz tabiatı, nefes kesen menderes manzarasıyla, her yıl geleneksel olarak düzenlenen şenlikleri, buz gibi suları ve sıcacık insanıyla görülmeye değer bir coğrafya olan Perşembe Yaylası’ndayız. Burası doğanın kalbinde öyle bir coğrafya ki şehirde hasret kaldığınız oksijenin bolluğu başınızı döndürecek.
Ordu’nun Aybastı ilçesine bağlı bir yayla olan Perşembe Yaylası değişken hava durumu ve bir anda sislere bürünebilme potansiyeli ile tam bir Karadeniz yaylası. Kekik kokan kırlarda, adım başı, elinde kavalıyla bir çobana ve sürüsüne rastlayıp çocukluğumuzdaki masalsı diyarlardan birinde olduğunuzu hissediyorsunuz. Kırlarda çobanla sohbet edip kaval sesi dinlerken derdinizi, tasanızı unutuyorsunuz.

Allah’ın bir lütfu olan menderes oluşumları yaylanın ünlenmesinde haklı bir paya sahip. Menderes dediğimiz oluşum, bir akarsuyun çeşitli sebeplerle kıvrımlı görünüm alması ve boyunun doğal olarak uzaması. Burada bu oluşumların en güzel örneklerinden birine şahit oluyoruz. Üç ayrı kol halinde uzanan menderesler vadiyi baştan başa sarmalıyor ve izleyicisini kendine hayran bırakıyor. Karga Tepesi’ne çıkıp el değmemiş tabiatın tadını çıkarmak, günbatımında mendereslere karşı çayınızı yudumlamak kalbinizin derinliklerinde pamuklara sarıp saklayacağınız bir anı olacak. Burada geçireceğiniz 10 dakika bile ruhunuzun hayat karmaşasından sıyrılıp sükûn bulması için bir pencere açacak. Giderseniz bana hak vereceksiniz.

Yalnız tertemiz havayı soluyup buz gibi sularından içmek bu kadar güzelken yazın tiril tiril kıyafetlerle gidene neden yanına mont almadığını sorgulatmak da Perşembe Yaylası’nın bir cilvesi. Yayla havası o kadar serin ve rüzgarlı ki en sıcak yaz aylarında bile hazırlıklı olmalı, yanınızda kalın kıyafetler bulundurmalısınız.
Yaylada çadır kampı, yamaç paraşütü gibi aktiviteler yapılıyor. Kampçılar gece hava sıcaklığının oldukça düşeceğini hesap etmeli ve tedarikli olmalılar. Merkezdeki göletin çevresi mesire alanı olarak düzenlenmiş. Burada hem yürüyüş yolu hem piknik alanları mevcut, bu nedenle burası oldukça hareketli. Deniz bisikleti kiralayıp gölette turlayabilirsiniz. Ayrıca biraz ilerideki Emir Kümbet Türbesi’ni ve şehitliği de mutlaka ziyaret edin.
Buraya kadar gelmişken yayla merkezinde mutlaka et yemeli, ballı manda yoğurdunu denemeli, fırından yeni çıkmış mısır ekmeğinin lezzetine tanıklık etmelisiniz. Ayrıca bu yörede pancar çorbası, armut pekmezi ve kaldırık(kaldirik) turşusu da oldukça meşhur; gezgin gurmeler bu lezzetleri ve çok daha fazlasını tadabilirler.
Perşembe Yaylası son yıllarda bir cazibe merkezi haline gelmiş gibi görünse de birçok turistik yerde gördüğümüz o yozlaşma henüz buraya uğramamış. Yöre insanı oldukça cana yakın ve hoş sohbet. Bu misafirperverlikle kuşatılmak, ayaküstü edilen bir sohbetle yaylanın kültürüne dair kapsamlı bilgi edinmek kendinizi şanslı hissetmenizi sağlıyor.
Evliya Çelebi ‘nin Seyahatname’sine de konu ettiği bu yaylaya değer katan, onu görülesi kılan başka yanları da var, gelin beraber bakalım:
Yayla Şenlikleri
Her yıl temmuz ayının son haftasında düzenlenen yayla şenlikleri öyle coşkulu geçiyor ki sırf bu panayırı görmek için bile gelmek isteyebilirsiniz. Şenliklerde en çok ilgiyi güreş müsabakaları çekiyor. Kırkpınar yağlı güreşlerinin rövanşı burada yapılsa da Perşembe Panayırı ve yağlı güreşlerinin tarihi Kırkpınar’dan daha eskilere dayanıyormuş. Şenliklerde; hayvan güzellik yarışmaları, at yarışları, yöresel lezzetlerin ve yerel el emeklerinin satışı da yapılıyor. Şenlik zamanı yayla aşırı kalabalık oluyor ve çok yoğun bir trafiğin ortasında kalabiliyorsunuz. Bu noktada çokça sabır, biraz anlayış ve bol bol nefes egzersizi öneriyorum.
Çiseli Şelalesi
Yaylaya yaklaşık 2 kilometre uzaklıktaki Çiseli Şelalesi, onca yol kat edip yaylaya gidenlere yaylanın bir ikramı gibi. Mendereslerin devamı olan ve 6 metre yükseklikten dökülen şelale, huzur dolu vakit geçirmek isteyenlerin tam aradığı mekan. Şelalenin sesi ortamın doğal güzelliğiyle bütünleşiyor, zihninizi modern hayatın keşmekeşinden arındırıp tazeliyor. Şelalenin düştüğü noktada oluşan doğal gölde yüzebilir, bu doğal ortamın keyfini çıkarabilirsiniz. Şelaleye ulaşmak için yer yer taşlı dik bir yokuş inmeniz gerekiyor ama o yokuşu inmeye kesinlikle değiyor.
Orman Gülleri
Mayıs – haziran aylarında bu yöredeki yaylalar eşsiz bir güzelliğe ev sahipliği yapıyor. Yerli halkın ağu gülü dediği orman gülleri birçok yaylada olduğu gibi Perşembe Yaylası’nda da enfes kokusu baş döndüren güzelliğiyle yaylaları şenlendiriyor. Yalnız bunca güzelliğin aktörü bir çiçekten beklenmeyecek bir özelliği var orman güllerinin: çiçeği öyle zehirli ki halk arasında kuzu katili deniliyormuş. Ayrıca bu çiçekten elde edilen bala deli bal deniliyor ve deli balın bir kaşığı bile ciddi sağlık sorunlarına yol açabiliyormuş. Özetle tam zamanında orman gülleri arasında dolaşıp o muhteşem kokuyu ciğerlerinize çekin ama özellikle çocuklu bir aile iseniz tedbiri elden bırakmayın.

Lütfen; İlgili Vidyo için Karekodu okutun!
